KUR’AN-I KERİM HAKKINDA HADİSLER
KUR’AN-I KERİM HAKKINDA HADİSLER Peygamberimiz (S.A.V.) de Kur’an-ı Kerim’i şöyle anlatır: En hayırlınız Kur’an-ı öğrenip başkalarına da öğretendir. Kur’an-ı Kerim’i mahirane (ustaca) okuyanlar, Kur’an-ı Allah katından getiren büyük meleklerle beraber olur. Kur’an-ı Kerim’i zorlanarak okuyana iki sevap vardır; okumasının sevabı ve zorlanmasının sevabı (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi). Kur’an-ı Kerim okuyan mü’min turunca benzer; onun kokusu da güzeldir, tadı da güzeldir. Kur’an okumayan mü’min de hurmaya benzer; onun kokusu yoktur, tadı hoştur. Kur’an okuyan münafık, fesleğen çiçeğine benzer; onun kokusu hoştur, tadı acıdır. Kur’an okumayan münafık ise acı hıyara benzer; kokusu da yoktur, tadı da acıdır (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesel). Ashab-ı Kiram’dan Ukbe bin Amir (R.A.) şöyle anlatıyor: Biz Mescidin sua denen kısımda oturuyorduk; Resulullah (S.A.V.) çıka geldi; hanginiz Buthan mevkiine yahut Akik vadisine gidip günaha girmeden iki iri deve getirebilir? dedi. Biz de hepimiz bunu yapmak isteriz, dedik. O da; Sabahleyin mescide gidip Allahın kitabından iki ayet öğrenmeniz, sizin için o iki deveden daha hayırlıdır, dört ayet öğrenmeniz dört deveden daha hayırlıdır. Ne kadar çok öğrenirseniz sizin için o kadar hayırlıdır, dedi (Müslim, Ebu Davud). Her hangi bir topluluk, Allah’ın evlerinden birinde (mescidde, camide) toplanır da, Allah’ın kitabını okurlarsa, mutlaka kalplerine huzur dolar, onları rahmet kaplar, melekler etraarını sararlar (müslim, Ebu Davud). Kur’an okuyana cennette, oku; yüksel; dünyada okuduğun gibi tane tane oku; ne kadar okursan derecen o kadar yükselecektir, denir (Ebu Davud, Tirmizi). 19 Kur’an kıyamette gelir; ya Rabbi, onu (Kur’an okuyanı) beze, süsle, der. İkram olarak başına bir taç konur. sonra ya Rabbi, ona ikram elbisesi giydir der; Allah da ondan razı olur. Ona, oku ve yüksel; sana her ayet karşılığında bir sevap verilecektir, denir (Tirmizi). Kim Kur’an okur da içindeki ile amel eder (onları hayatında tatbik eder)se, anasına, babasına kıyamet gününde güneşten daha parlak bir taç giydirilir; kendisine ne gibi ikram edileceğini var siz düşünün (Ebu Davud).
Ezberinde Kur’andan bir şey olmayan kimse harabe eve benzer.
Kim Allah’ın kitabından bir harf okursa, ona her harfe karşılık bir sevap verilir. Eliammim bir harf değildir; elif bir harftir, lam bir harftir, mim bir harftir. Kim Kur’an okumak ve zikretmekle meşgul olur da rızkını aramak için vakit bulamazsa, ona rızk aramak için vakit bulanlara verdiğimden fazlasını veririm (bu cümlenin üzerinde durun; iyi Kur’an okuyanların ne gibi imkanlara kavuştuğunu düşünün). Allah’ın kelamının insanların kelamından üstünlüğü, Allah’ın, kullarından üstünlüğü gibidir. Kim Kur’an okur ve onu ezberler, helalini helal bilir, haramını haram bilirse, Allah bu sayede onu cennetine koyar ve ailesinden cehennemi hak etmiş on kişiye şefaat ettirir. Allah bir kuluna iki rekat namaz kılması için müsade ettiği kadar hiç bir şeye müsade etmemiştir. Namazda olduğu sürece kulun başına rahmet saçılır. Kullar, Allah kelamı olan Kur’an okumakla ona yaklaştıkları gibi, başka hiç bir şeyle O’na yaklaşamazlar. 20 Bir adam, Resulaullah (S.A.V.)e, Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir? dedi. O da, konup göçendir, dedi. Adam konup göçen kimdir? dedi. O’ da, Kur’an-ı Kerim’i hatmettikçe yeniden başlayandır, dedi.
FİTNEDEN KUR’AN’LA ÇIKILIR
Haris el-A’ver anlatıyor: (Basra) Mescidine uğradım, baktım insanlar dedikoduya dalmışlar; Hz. Ali’nin yanına girdim, ya Emir-el Mü’minin, baksanıza insanlar dedikoduya dalmışlar! dedim. O da, ya, onu yaptılar mı? dedi. Ben de evet deyince, kendisi şöyle anlattı: Resulullah (S.A.V.)den şöyle dediğini işittim: Resulullah (S.A.V.), ileride fitne çıkacaktır, dedi. Ben de, ondan nasıl kurtulunur? dedim. O da şöyle buyurdu: Fitneden Allah’ın kitabı Kur’anla çıkılır; onda sizden öncekilerin ve sizden sonrakilerin haberleri vardır. Aranızdaki ihtilafı halledecek hükümler vardır. O, kesin sözdür, şaka değildir. Kim zorbalığa güvenerek onu terk ederse, Allah onun belini kırar. Kim doğruyu onun dışında ararsa, Allah onu saptırır. O, Allah’ın sağlam ipidir, hikmet doludur, doğru yoldur. Ona tabi olanlar, keyierine uymuş olmazlar, onu konuşanlar, karışık konuşmuş olmazlar. Bilginler ondan doymazlar. Çok okumakla eskimez. Cinler bile onu işittikleri zaman: Bizi, doğruya ileten bir Kur’an işittik, demekten kendilerini alamadılar. Kim ona bakarak konuşursa, doğruyu söyler. Kim onunla amel ederse, sevap kazanır. Kim onunla karar verirse, adalet icra etmiş olur. Kim ona davet ederse, doğru yola eriştirilir.