AHLAK

AHLÂK 

Ahlâk insanın ruhunda yerleşen meleke ve alışkanlıklardır. Dinimizde ahlâkın büyük önemi ve üstün bir yeri yardır. Peygamber efendimiz ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim buyurarak son ve en mükemmel din olan İslam’ın amacını ve yüksek hedeerini belirtmiştir. İslam ahlâkının kaynağı Kur’an-ı Kerim’de yer alan yüksek ahlâk ilkeleridir. İslam’da ahlâkın önemi ve gücü Allah korkusu ve sorumluluk duygusundandır. Bundan dolayı da her insanın kendisini C. Allah’ın her zaman gözetlediğini, vicdanı ile de baş başa kaldığında daima ölçülü davranmasının çok önemli olduğunu hatırlamasıdır. Yani burada hikmet’in başı Allah korkusudur. Ahlâki görevlerimizin başında Allah’a ibadet etmek diğer canlı, cansız tüm yaratılanlara saygı, şefkat ve merhamet göstermektir. İnsan beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır İslam ahlâkı bu iki unsurun dengeli olmasını gerekli görür. Bundan dolayı da, bedenin sağlam olması için Kur’an-ı Kerimde “Ey insanlar! Yeryüzündeki helal ve temiz olan şeylerden yiyiniz.” buyrulmuştur. Ruhunda sağlam olması için bedenen de sağlam olunması gerekir. İslam’da aşırılık yoktur. Her işte orta yolu tutunuz, itidalden ayrılmayınız denilmektedir. Peygamber efendimiz amellerin “Az da olsa devamlı olanı hayırlıdır buyurmuşlardır. İslam’da tutumlu olmak, orta yolu bulmak, harcamalarda israfkâr olmamak geçimin yarısı olduğu bildirilmektedir. İslam’da yeme ve içme adabı,yiyeceklerin helal ve temiz olması önemlidir. Yemekten önce elleri iyice yıkamak, yemeğe “Bismillah” diyerek, dua ile başlamak, yemeği kendi önünden yemek, yemeği beğenmezlik etmemek, lokmayı iyice çiğnemek, lokma ağzındayken konuşmamak, su içmeden önce bardağa bakmak, suyu bir hamlede içmemek, su içerken nefes vermemek, başkalarını tiksindirici davranış yapmamak, karanlıkta yemek yememek, toplu yemeklerde herkes yemeğini bitirmeden tek başına kalkmamak, dua edilmeden kalkmamak, yemek bittikten sonra ellerin yıkanması İslam ahlâk ve kurallarının belli başlı olanlarıdır. 71 İslam’da ruh sağlığı da çok çok önemlidir. Bunun için ruhumuza doğru ve sağlam inanç yerleştirmek ruhumuzu doğru ve faydalı bilgilerle donatmak, ilim öğrenmek devamlı ilim öğretmek her Müslüman için çok önemlidir. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” ayeti de bilginin önemini buyurmaktadır. İslam’da, ruhumuzu yanlış inançlardan ve hurafelerden arındırmak da önemlidir. İslam’da herkesin ailesine karşı da önemli görevleri vardır. Aile dini ve ahlâki konularda ilk bilgilerin verildiği, milli ve manevideğerlerin öğretildiği, gelenek ve göreneklerin yaşatıldığı bir okul durumundadır. Ailenin bütün fertlerinin birbirine olan hak ve görevleri mevcuttur. Bu hak ve görevleri, sevgi, saygı içinde yapmaları gerekir. Peygamber efendimizbuyurmuşlar ki; “Bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakasını kısmak bir kimseye günah olarak yeter” buyurmuşlardır. Ailede, erkek kazancını helal yollardan kazanmalı kötü alışkanlıklara harcamamalı, israftan kaçınmalı, ailede kadın tutumlu olmalı, kocasının kazandıklarını israf etmemeli, çocukların terbiyesinde kocasına yardımcı olmalı, yuvasına bağlı olmalı, namusunu titizlikle korumalı, ailenin huzurunu bozacak, yuvanın dağılmasına sebep olacak davranışlardan kaçınmalıdır. Ailede, çocuklar anne ve babaya Allah’ın bir emanetidir. Anne ve baba çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirip topluma faydalı bir fert olarak hazırlamalı, iyi terbiyeli, ahlâklı olmalarını sağlamalıdır. İslam’da çocuk doğunca ona güzel bir isim koymak, uygun ve helal besinlerle beslemek, belirli bir zaman anne sütü ile beslemek, temel dini bilgilerle eğitmek, iyi bir meslek için hedef çizmek, meslek ve sanat yönünü geliştirmek önemlidir. Miras, mal ve para gibi şeyler maddi çıkarlar aileyi ve kardeşleri birbirine düşürmemeli ve aralarını açmamalıdır. Kardeşlerde, büyük ve küçüklerin birbirine karşı sevgi, saygı, hürmet durumları çok çok önemlidir.İslam’da fitne, fesat yapmak yasaktır. Hısım ve akrabaların birbirini ziyaret etmesi, bu sorumluluk ve görevlerimiz sayesinde toplumda huzur ve güven oluşur. Peygamber efendimiz ilk insan hakları olan veda hutbesinde, insanların can, mal ve namuslarının dokunulmaz haklar olduğunu ilan etmiştir. İslam ilk temel hakkın hayat hakkı olduğunu kabul etmiş birinin canına kıyılmasının, dünyada da ahirette de en ağır cezayı gerektiren durum ve ceza olduğunu belirtmiştir. Dinimizde, çalmak, gasp etmek, aldatmak, hileli işler çevirmek, bir başkasının malına, namusuna zarar vermek, dinimizce kesin kes yasaklanmıştır. Efendimize göre Müslüman, elinden, dilinden, diğer insanların emin olduğu kimsedir, diye Müslümanı tarif etmiştir. Dinimize göre, diğer insanlara zarar vermeyen insan, sadaka vermiş olur. Dinimizde, her insan, diğer insanlara, canlılara merhamet etmeli, kimseyi incitmemelidir. Efendimize göre, merhamet etmeyene merhamet edilmez sözü toplumda önemlidir. Müslüman doğru sözlü ve dürüst olmalıdır. Dürüstlük tüm davranışların üstünde bir örtüdür, dürüstlük, kişiye güven, toplumda itibar sağlayan en güçlü enerjidir. Dürüstlükten etkili itibar sağlayıcı yoktur. Dinimizde, diğer insanları küçük görmek, kibirlenmek, büyüklük taslamak, toplumda iyi karşılanmaz, böyle olanları C. Allah da sevmez. Allah’ın sevmediği, insanların hoşlanmadığı insan olmaktan kaçınmalıyız. Müslüman, alçak gönüllü, sevecen, yardım seven, örnek olan kişidir. Müslüman bağışlayıcı yalan söylemeyen dürüst insandır. Yalancıların olduğu yerde güven olmaz, ruhen hastalık oluşur, kaos oluşur. Dinimizde bir başkasının aleyhinde konuşmak yasaklanmış, ölü insan eti yemek ile aynı şey olduğu belirtilmiştir. Koğuculuk ve kâhinlik men edilmiştir. Emanetlerin ehline verilmesi C. Allah’ın emridir. İşin ehline verilmesi toplumda huzur ve devletin bekasını yani devamlılığı sağlar.Efendimiz, işin ehline verilmemesi halinde kıyamet olacağını belirtmişti. Dinimizde, fitne çıkarmak adam öldürmekle eş tutulmuş en büyük günah olduğu bildirilmiştir. Türk-İslam Ahlâk’ında, uyulması gereken, uyulduğu zaman da ülkede ve dünyada, huzur, sağlık, mutluluk ve başarı olacağını, dünya ve ahretinin kazanılacağını belirtebiliriz. Türk-İslam Ahlâk’ına göre; insanlarla çatışmama, yarışmama, kıskanmama, aleyhte bulunmama düsturu önemlidir. C. Allah’ın emrinde ol, peygamberimizin yolunda ol, cumhuriyetimizin, devletimizin izinde ol, ululemrin-seçilmişin yanında ol, hayalı ol, hasetten uzak ol, dürüst ol, çalışkan ol, yalandan uzak ol, dualı ve şükürlü ol, hileden uzak ol, dünyada ve ahirette her şey sen ol. C. Allah’a emanet ol. Türk-İslam Ahlakında; ölmek üzere olan hasta sağ yanı üzerine kıbleye dönük yatırılır. Hastaya şehadet getirmesi hatırlatılır. Kelime-i Şehadet getir denilmez, kelime-i şehadet getirilir. Hastayı ölümden önce akraba, dost ve komşularının ziyaret etmesi “Yasin süresinin okunması” önemli Türk-İslam ahlakı davranışlarındandır. Hasta ölmüşse, çenesi bağlanır, gözleri kapatılır, edep yerleri örtülür, yıkanıncaya kadar Kuran-ı Kerim okunur. Cenazenin yıkanması; Gasilhanede din görevlilerince, erkeği erkek, kadını kadının yıkaması şeklinde olur. Cenaze kapalı yerde yıkanmalı. Ücretsiz yıkanması daha uygundur. Su olmazsa ölüye teyemmüm ettirilir. Ölü yıkanınca usulüne uygun kefenlenir, yakınlarına teslim edilir. Daha sonra cenaze namazının kılınacağı yere (Cami’ye) getirilir. İmam cenaze namazını kıldırır, sahiplerine teslim eder, daha sonra defin yerine getirilir. Cenazenin taşınması sessizlik içinde, hızlı bir şekilde yapılır. Kabrin başına getirilen cenaze (meyyit) yere indirilir. Meyyit yerine konulmadan oturmak, konulduktan sonrada ayakta durmak mekruhtur. Kabir Özelliği : Boyu ölünün boyu, genişliği boyun yarısı, derinliği göğüse kadar, kıble tarafı hafif oyuk olmalıdır. Ölüyü mezara koyan kişiler, “Bismillâhi ve alâ milleti resûlillah” demesi uygun olur. Ölü kabire sağ yan ve yönü kıbleye dönük konur. Kefenin bağı çözülür, usulüne uygun lahit tahta veya kerpiçle kapatılır. Kabirin yüksekliği bir karış oluncaya kadar toprakla kapatılır. Ölünün gömülmesinden sonra taziye başlar. Ölü yakınları taziyeyi kabul için üç gün evde bulunurlar. Taziye ve başsağlığında dua etme ve fatiha suresinin bir defa okunması uygundur. İkinci bir taziyeye gitme uygun olmaz, ancak cenaze yakını ise hazırda bulunabilir. Ölü yakınının yemek vermesi uygun değildir. Ölü evinde yemek vermek, diğer akrabalara ve komşularca olması uygundur. güzel söz söylenmesi, muhtaç olanlara yardımda bulunulması, uzakta olanlara telefon edilmesi, ahlâki görevlerdendir. Peygamber efendimiz “Hısım ve akraba ile alakayı kesenler cennete giremez.” buyurmuşlardır. İslam ahlâkında akrabalardan sonra komşular gelir. Komşularımızı hiçbir zaman rahatsız etmemeliyiz, dinimiz gereği komşularımızın üzüntüsü üzüntümüz, sevinci sevincimiz olmalıdır. Komşuluk hakkı yönünden, peygamber efendimiz de “Allah’ ve ahiret gününe inanan komşusuna eziyet etmesin.” buyurmuşlardır. Yine efendimiz komşusu açken tok yatanın davranışının hoş görülemeyeceğini buyurmuşlar. İslam ahlâkında, misafirlere güler yüz ve tatlı sözler söylemeliyiz, ikramda bulunmalıyız, ihtiyaç varsa, imkânımız da varsa misafirin ihtiyacını karşılamalıyız. Eğer bir yere misafirliğe gideceksek ziyaret için uygun bir zaman seçmeliyiz, sık sık sıkıcı ziyaretlerden kaçınmalıyız, ziyaret edilecek yere önceden haber vermeliyiz, ziyarete gideceğimiz zaman temiz elbiselerimizi giymeliyiz, kılık ve kıyafetimiz uygun olmalı, tıraş olmalıyız. Misafirliğe gittiğimiz yerde ikram edilenlere teşekkür etmeliyiz, ev sahibinin sevinç ve kederine ortak olmalıyız. İslam’da, selamlaşmak da çok önemlidir. Selamlaşma Müslümanlar arasında sevgi ve dostluğu pekiştirir, selam vermek sünnet, selam almak farzdır. Selam Allah’ın isimlerindendir. Selam, her türlü afet, bela ve kötülüklerden uzak olmak anlamındadır. Selam verirken, genç yaşlıya, arkadan gelen önden gidene, az olanlar çok olanlara, dışarıdan gelen oturanlara selam vermelidirler. Namaz kılana, uyuyana, tuvalette olana, Kur’an okuyana, Kur’an’ı dinleyenlere selam vermek mekruhtur. Hutbe dinleyene selam verilmez. İslam’da, vatana olan görevimizi, imandan kabul etmiştir. Vatanımıza karşı görevimizin esasını askerlik teşkil etmektedir. Askerlik milli olduğu kadar da dini bir görevimizdir. Vatana karşı görevlerimiz arasında, vatanımızın kalkınmasını, milli ekonomiyi korumamızı, üretimi artırmamızı, vergilerimizi ödememizi dinimiz emretmiştir. Dinimizde, topluma ait görevlerimiz de mevcuttur. Toplumun tüm fertlerinin birbirine ait sorumluluk ve görevleri vardır. İşte AHLÂK Ahlâk insanın ruhunda yerleşen meleke ve alışkanlıklardır. Dinimizde ahlâkın büyük önemi ve üstün bir yeri yardır. Peygamber efendimiz ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim buyurarak son ve en mükemmel din olan İslam’ın amacını ve yüksek hedeerini belirtmiştir. İslam ahlâkının kaynağı Kur’an-ı Kerim’de yer alan yüksek ahlâk ilkeleridir. İslam’da ahlâkın önemi ve gücü Allah korkusu ve sorumluluk duygusundandır. Bundan dolayı da her insanın kendisini C. Allah’ın her zaman gözetlediğini, vicdanı ile de baş başa kaldığında daima ölçülü davranmasının çok önemli olduğunu hatırlamasıdır. Yani burada hikmet’in başı Allah korkusudur. Ahlâki görevlerimizin başında Allah’a ibadet etmek diğer canlı, cansız tüm yaratılanlara saygı, şefkat ve merhamet göstermektir. İnsan beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır İslam ahlâkı bu iki unsurun dengeli olmasını gerekli görür. Bundan dolayı da, bedenin sağlam olması için Kur’an-ı Kerimde “Ey insanlar! Yeryüzündeki helal ve temiz olan şeylerden yiyiniz.” buyrulmuştur. Ruhunda sağlam olması için bedenen de sağlam olunması gerekir. İslam’da aşırılık yoktur. Her işte orta yolu tutunuz, itidalden ayrılmayınız denilmektedir. Peygamber efendimiz amellerin “Az da olsa devamlı olanı hayırlıdır buyurmuşlardır. İslam’da tutumlu olmak, orta yolu bulmak, harcamalarda israfkâr olmamak geçimin yarısı olduğu bildirilmektedir. İslam’da yeme ve içme adabı,yiyeceklerin helal ve temiz olması önemlidir. Yemekten önce elleri iyice yıkamak, yemeğe “Bismillah” diyerek, dua ile başlamak, yemeği kendi önünden yemek, yemeği beğenmezlik etmemek, lokmayı iyice çiğnemek, lokma ağzındayken konuşmamak, su içmeden önce bardağa bakmak, suyu bir hamlede içmemek, su içerken nefes vermemek, başkalarını tiksindirici davranış yapmamak, karanlıkta yemek yememek, toplu yemeklerde herkes yemeğini bitirmeden tek başına kalkmamak, dua edilmeden kalkmamak, yemek bittikten sonra ellerin yıkanması İslam ahlâk ve kurallarının belli başlı olanlarıdır. 72 İslam’da ruh sağlığı da çok çok önemlidir. Bunun için ruhumuza doğru ve sağlam inanç yerleştirmek ruhumuzu doğru ve faydalı bilgilerle donatmak, ilim öğrenmek devamlı ilim öğretmek her Müslüman için çok önemlidir. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” ayeti de bilginin önemini buyurmaktadır. İslam’da, ruhumuzu yanlış inançlardan ve hurafelerden arındırmak da önemlidir. İslam’da herkesin ailesine karşı da önemli görevleri vardır. Aile dini ve ahlâki konularda ilk bilgilerin verildiği, milli ve manevideğerlerin öğretildiği, gelenek ve göreneklerin yaşatıldığı bir okul durumundadır. Ailenin bütün fertlerinin birbirine olan hak ve görevleri mevcuttur. Bu hak ve görevleri, sevgi, saygı içinde yapmaları gerekir. Peygamber efendimizbuyurmuşlar ki; “Bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakasını kısmak bir kimseye günah olarak yeter” buyurmuşlardır. Ailede, erkek kazancını helal yollardan kazanmalı kötü alışkanlıklara harcamamalı, israftan kaçınmalı, ailede kadın tutumlu olmalı, kocasının kazandıklarını israf etmemeli, çocukların terbiyesinde kocasına yardımcı olmalı, yuvasına bağlı olmalı, namusunu titizlikle korumalı, ailenin huzurunu bozacak, yuvanın dağılmasına sebep olacak davranışlardan kaçınmalıdır. Ailede, çocuklar anne ve babaya Allah’ın bir emanetidir. Anne ve baba çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirip topluma faydalı bir fert olarak hazırlamalı, iyi terbiyeli, ahlâklı olmalarını sağlamalıdır. İslam’da çocuk doğunca ona güzel bir isim koymak, uygun ve helal besinlerle beslemek, belirli bir zaman anne sütü ile beslemek, temel dini bilgilerle eğitmek, iyi bir meslek için hedef çizmek, meslek ve sanat yönünü geliştirmek önemlidir. Miras, mal ve para gibi şeyler maddi çıkarlar aileyi ve kardeşleri birbirine düşürmemeli ve aralarını açmamalıdır. Kardeşlerde, büyük ve küçüklerin birbirine karşı sevgi, saygı, hürmet durumları çok çok önemlidir.İslam’da fitne, fesat yapmak yasaktır. Hısım ve akrabaların birbirini ziyaret etmesi, bu sorumluluk ve görevlerimiz sayesinde toplumda huzur ve güven oluşur. Peygamber efendimiz ilk insan hakları olan veda hutbesinde, insanların can, mal ve namuslarının dokunulmaz haklar olduğunu ilan etmiştir. İslam ilk temel hakkın hayat hakkı olduğunu kabul etmiş birinin canına kıyılmasının, dünyada da ahirette de en ağır cezayı gerektiren durum ve ceza olduğunu belirtmiştir. Dinimizde, çalmak, gasp etmek, aldatmak, hileli işler çevirmek, bir başkasının malına, namusuna zarar vermek, dinimizce kesin kes yasaklanmıştır. Efendimize göre Müslüman, elinden, dilinden, diğer insanların emin olduğu kimsedir, diye Müslümanı tarif etmiştir. Dinimize göre, diğer insanlara zarar vermeyen insan, sadaka vermiş olur. Dinimizde, her insan, diğer insanlara, canlılara merhamet etmeli, kimseyi incitmemelidir. Efendimize göre, merhamet etmeyene merhamet edilmez sözü toplumda önemlidir. Müslüman doğru sözlü ve dürüst olmalıdır. Dürüstlük tüm davranışların üstünde bir örtüdür, dürüstlük, kişiye güven, toplumda itibar sağlayan en güçlü enerjidir. Dürüstlükten etkili itibar sağlayıcı yoktur. Dinimizde, diğer insanları küçük görmek, kibirlenmek, büyüklük taslamak, toplumda iyi karşılanmaz, böyle olanları C. Allah da sevmez. Allah’ın sevmediği, insanların hoşlanmadığı insan olmaktan kaçınmalıyız. Müslüman, alçak gönüllü, sevecen, yardım seven, örnek olan kişidir. Müslüman bağışlayıcı yalan söylemeyen dürüst insandır. Yalancıların olduğu yerde güven olmaz, ruhen hastalık oluşur, kaos oluşur. Dinimizde bir başkasının aleyhinde konuşmak yasaklanmış, ölü insan eti yemek ile aynı şey olduğu belirtilmiştir. Koğuculuk ve kâhinlik men edilmiştir. Emanetlerin ehline verilmesi C. Allah’ın emridir. İşin ehline verilmesi toplumda huzur ve devletin bekasını yani devamlılığı sağlar.Efendimiz, işin ehline verilmemesi halinde kıyamet olacağını belirtmişti. Dinimizde, fitne çıkarmak adam öldürmekle eş tutulmuş en büyük günah olduğu bildirilmiştir. Türk-İslam Ahlâk’ında, uyulması gereken, uyulduğu zaman da ülkede ve dünyada, huzur, sağlık, mutluluk ve başarı olacağını, dünya ve ahretinin kazanılacağını belirtebiliriz. Türk-İslam Ahlâk’ına göre; insanlarla çatışmama, yarışmama, kıskanmama, aleyhte bulunmama düsturu önemlidir. C. Allah’ın emrinde ol, peygamberimizin yolunda ol, cumhuriyetimizin, devletimizin izinde ol, ululemrin-seçilmişin yanında ol, hayalı ol, hasetten uzak ol, dürüst ol, çalışkan ol, yalandan uzak ol, dualı ve şükürlü ol, hileden uzak ol, dünyada ve ahirette her şey sen ol. C. Allah’a emanet ol. Türk-İslam Ahlakında; ölmek üzere olan hasta sağ yanı üzerine kıbleye dönük yatırılır. Hastaya şehadet getirmesi hatırlatılır. Kelime-i Şehadet getir denilmez, kelime-i şehadet getirilir. Hastayı ölümden önce akraba, dost ve komşularının ziyaret etmesi “Yasin süresinin okunması” önemli Türk-İslam ahlakı davranışlarındandır. Hasta ölmüşse, çenesi bağlanır, gözleri kapatılır, edep yerleri örtülür, yıkanıncaya kadar Kuran-ı Kerim okunur. Cenazenin yıkanması; Gasilhanede din görevlilerince, erkeği erkek, kadını kadının yıkaması şeklinde olur. Cenaze kapalı yerde yıkanmalı. Ücretsiz yıkanması daha uygundur. Su olmazsa ölüye teyemmüm ettirilir. Ölü yıkanınca usulüne uygun kefenlenir, yakınlarına teslim edilir. Daha sonra cenaze namazının kılınacağı yere (Cami’ye) getirilir. İmam cenaze namazını kıldırır, sahiplerine teslim eder, daha sonra defin yerine getirilir. Cenazenin taşınması sessizlik içinde, hızlı bir şekilde yapılır. Kabrin başına getirilen cenaze (meyyit) yere indirilir. Meyyit yerine konulmadan oturmak, konulduktan sonrada ayakta durmak mekruhtur. Kabir Özelliği : Boyu ölünün boyu, genişliği boyun yarısı, derinliği göğüse kadar, kıble tarafı hafif oyuk olmalıdır. Ölüyü mezara koyan kişiler, “Bismillâhi ve alâ milleti resûlillah” demesi uygun olur. Ölü kabire sağ yan ve yönü kıbleye dönük konur. Kefenin bağı çözülür, usulüne uygun lahit tahta veya kerpiçle kapatılır. Kabirin yüksekliği bir karış oluncaya kadar toprakla kapatılır. Ölünün gömülmesinden sonra taziye başlar. Ölü yakınları taziyeyi kabul için üç gün evde bulunurlar. Taziye ve başsağlığında dua etme ve fatiha suresinin bir defa okunması uygundur. İkinci bir taziyeye gitme uygun olmaz, ancak cenaze yakını ise hazırda bulunabilir. Ölü yakınının yemek vermesi uygun değildir. Ölü evinde yemek vermek, diğer akrabalara ve komşularca olması uygundur. güzel söz söylenmesi, muhtaç olanlara yardımda bulunulması, uzakta olanlara telefon edilmesi, ahlâki görevlerdendir. Peygamber efendimiz “Hısım ve akraba ile alakayı kesenler cennete giremez.” buyurmuşlardır. İslam ahlâkında akrabalardan sonra komşular gelir. Komşularımızı hiçbir zaman rahatsız etmemeliyiz, dinimiz gereği komşularımızın üzüntüsü üzüntümüz, sevinci sevincimiz olmalıdır. Komşuluk hakkı yönünden, peygamber efendimiz de “Allah’ ve ahiret gününe inanan komşusuna eziyet etmesin.” buyurmuşlardır. Yine efendimiz komşusu açken tok yatanın davranışının hoş görülemeyeceğini buyurmuşlar. İslam ahlâkında, misafirlere güler yüz ve tatlı sözler söylemeliyiz, ikramda bulunmalıyız, ihtiyaç varsa, imkânımız da varsa misafirin ihtiyacını karşılamalıyız. Eğer bir yere misafirliğe gideceksek ziyaret için uygun bir zaman seçmeliyiz, sık sık sıkıcı ziyaretlerden kaçınmalıyız, ziyaret edilecek yere önceden haber vermeliyiz, ziyarete gideceğimiz zaman temiz elbiselerimizi giymeliyiz, kılık ve kıyafetimiz uygun olmalı, tıraş olmalıyız. Misafirliğe gittiğimiz yerde ikram edilenlere teşekkür etmeliyiz, ev sahibinin sevinç ve kederine ortak olmalıyız. İslam’da, selamlaşmak da çok önemlidir. Selamlaşma Müslümanlar arasında sevgi ve dostluğu pekiştirir, selam vermek sünnet, selam almak farzdır. Selam Allah’ın isimlerindendir. Selam, her türlü afet, bela ve kötülüklerden uzak olmak anlamındadır. Selam verirken, genç yaşlıya, arkadan gelen önden gidene, az olanlar çok olanlara, dışarıdan gelen oturanlara selam vermelidirler. Namaz kılana, uyuyana, tuvalette olana, Kur’an okuyana, Kur’an’ı dinleyenlere selam vermek mekruhtur. Hutbe dinleyene selam verilmez. İslam’da, vatana olan görevimizi, imandan kabul etmiştir. Vatanımıza karşı görevimizin esasını askerlik teşkil etmektedir. Askerlik milli olduğu kadar da dini bir görevimizdir. Vatana karşı görevlerimiz arasında, vatanımızın kalkınmasını, milli ekonomiyi korumamızı, üretimi artırmamızı, vergilerimizi ödememizi dinimiz emretmiştir. Dinimizde, topluma ait görevlerimiz de mevcuttur. Toplumun tüm fertlerinin birbirine ait sorumluluk ve görevleri vardır. İşte AHLÂK Ahlâk insanın ruhunda yerleşen meleke ve alışkanlıklardır. Dinimizde ahlâkın büyük önemi ve üstün bir yeri yardır. Peygamber efendimiz ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim buyurarak son ve en mükemmel din olan İslam’ın amacını ve yüksek hedeerini belirtmiştir. İslam ahlâkının kaynağı Kur’an-ı Kerim’de yer alan yüksek ahlâk ilkeleridir. İslam’da ahlâkın önemi ve gücü Allah korkusu ve sorumluluk duygusundandır. Bundan dolayı da her insanın kendisini C. Allah’ın her zaman gözetlediğini, vicdanı ile de baş başa kaldığında daima ölçülü davranmasının çok önemli olduğunu hatırlamasıdır. Yani burada hikmet’in başı Allah korkusudur. Ahlâki görevlerimizin başında Allah’a ibadet etmek diğer canlı, cansız tüm yaratılanlara saygı, şefkat ve merhamet göstermektir. İnsan beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır İslam ahlâkı bu iki unsurun dengeli olmasını gerekli görür. Bundan dolayı da, bedenin sağlam olması için Kur’an-ı Kerimde “Ey insanlar! Yeryüzündeki helal ve temiz olan şeylerden yiyiniz.” buyrulmuştur. Ruhunda sağlam olması için bedenen de sağlam olunması gerekir. İslam’da aşırılık yoktur. Her işte orta yolu tutunuz, itidalden ayrılmayınız denilmektedir. Peygamber efendimiz amellerin “Az da olsa devamlı olanı hayırlıdır buyurmuşlardır. İslam’da tutumlu olmak, orta yolu bulmak, harcamalarda israfkâr olmamak geçimin yarısı olduğu bildirilmektedir. İslam’da yeme ve içme adabı,yiyeceklerin helal ve temiz olması önemlidir. Yemekten önce elleri iyice yıkamak, yemeğe “Bismillah” diyerek, dua ile başlamak, yemeği kendi önünden yemek, yemeği beğenmezlik etmemek, lokmayı iyice çiğnemek, lokma ağzındayken konuşmamak, su içmeden önce bardağa bakmak, suyu bir hamlede içmemek, su içerken nefes vermemek, başkalarını tiksindirici davranış yapmamak, karanlıkta yemek yememek, toplu yemeklerde herkes yemeğini bitirmeden tek başına kalkmamak, dua edilmeden kalkmamak, yemek bittikten sonra ellerin yıkanması İslam ahlâk ve kurallarının belli başlı olanlarıdır. İslam’da ruh sağlığı da çok çok önemlidir. Bunun için ruhumuza doğru ve sağlam inanç yerleştirmek ruhumuzu doğru ve faydalı bilgilerle donatmak, ilim öğrenmek devamlı ilim öğretmek her Müslüman için çok önemlidir. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” ayeti de bilginin önemini buyurmaktadır. İslam’da, ruhumuzu yanlış inançlardan ve hurafelerden arındırmak da önemlidir. İslam’da herkesin ailesine karşı da önemli görevleri vardır. Aile dini ve ahlâki konularda ilk bilgilerin verildiği, milli ve manevideğerlerin öğretildiği, gelenek ve göreneklerin yaşatıldığı bir okul durumundadır. Ailenin bütün fertlerinin birbirine olan hak ve görevleri mevcuttur. Bu hak ve görevleri, sevgi, saygı içinde yapmaları gerekir. Peygamber efendimizbuyurmuşlar ki; “Bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakasını kısmak bir kimseye günah olarak yeter” buyurmuşlardır. Ailede, erkek kazancını helal yollardan kazanmalı kötü alışkanlıklara harcamamalı, israftan kaçınmalı, ailede kadın tutumlu olmalı, kocasının kazandıklarını israf etmemeli, çocukların terbiyesinde kocasına yardımcı olmalı, yuvasına bağlı olmalı, namusunu titizlikle korumalı, ailenin huzurunu bozacak, yuvanın dağılmasına sebep olacak davranışlardan kaçınmalıdır. Ailede, çocuklar anne ve babaya Allah’ın bir emanetidir. Anne ve baba çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirip topluma faydalı bir fert olarak hazırlamalı, iyi terbiyeli, ahlâklı olmalarını sağlamalıdır. İslam’da çocuk doğunca ona güzel bir isim koymak, uygun ve helal besinlerle beslemek, belirli bir zaman anne sütü ile beslemek, temel dini bilgilerle eğitmek, iyi bir meslek için hedef çizmek, meslek ve sanat yönünü geliştirmek önemlidir. Miras, mal ve para gibi şeyler maddi çıkarlar aileyi ve kardeşleri birbirine düşürmemeli ve aralarını açmamalıdır. Kardeşlerde, büyük ve küçüklerin birbirine karşı sevgi, saygı, hürmet durumları çok çok önemlidir.İslam’da fitne, fesat yapmak yasaktır. Hısım ve akrabaların birbirini ziyaret etmesi, 73 bu sorumluluk ve görevlerimiz sayesinde toplumda huzur ve güven oluşur. Peygamber efendimiz ilk insan hakları olan veda hutbesinde, insanların can, mal ve namuslarının dokunulmaz haklar olduğunu ilan etmiştir. İslam ilk temel hakkın hayat hakkı olduğunu kabul etmiş birinin canına kıyılmasının, dünyada da ahirette de en ağır cezayı gerektiren durum ve ceza olduğunu belirtmiştir. Dinimizde, çalmak, gasp etmek, aldatmak, hileli işler çevirmek, bir başkasının malına, namusuna zarar vermek, dinimizce kesin kes yasaklanmıştır. Efendimize göre Müslüman, elinden, dilinden, diğer insanların emin olduğu kimsedir, diye Müslümanı tarif etmiştir. Dinimize göre, diğer insanlara zarar vermeyen insan, sadaka vermiş olur. Dinimizde, her insan, diğer insanlara, canlılara merhamet etmeli, kimseyi incitmemelidir. Efendimize göre, merhamet etmeyene merhamet edilmez sözü toplumda önemlidir. Müslüman doğru sözlü ve dürüst olmalıdır. Dürüstlük tüm davranışların üstünde bir örtüdür, dürüstlük, kişiye güven, toplumda itibar sağlayan en güçlü enerjidir. Dürüstlükten etkili itibar sağlayıcı yoktur. Dinimizde, diğer insanları küçük görmek, kibirlenmek, büyüklük taslamak, toplumda iyi karşılanmaz, böyle olanları C. Allah da sevmez. Allah’ın sevmediği, insanların hoşlanmadığı insan olmaktan kaçınmalıyız. Müslüman, alçak gönüllü, sevecen, yardım seven, örnek olan kişidir. Müslüman bağışlayıcı yalan söylemeyen dürüst insandır. Yalancıların olduğu yerde güven olmaz, ruhen hastalık oluşur, kaos oluşur. Dinimizde bir başkasının aleyhinde konuşmak yasaklanmış, ölü insan eti yemek ile aynı şey olduğu belirtilmiştir. Koğuculuk ve kâhinlik men edilmiştir. Emanetlerin ehline verilmesi C. Allah’ın emridir. İşin ehline verilmesi toplumda huzur ve devletin bekasını yani devamlılığı sağlar.Efendimiz, işin ehline verilmemesi halinde kıyamet olacağını belirtmişti. Dinimizde, fitne çıkarmak adam öldürmekle eş tutulmuş en büyük günah olduğu bildirilmiştir. Türk-İslam Ahlâk’ında, uyulması gereken, uyulduğu zaman da ülkede ve dünyada, huzur, sağlık, mutluluk ve başarı olacağını, dünya ve ahretinin kazanılacağını belirtebiliriz. Türk-İslam Ahlâk’ına göre; insanlarla çatışmama, yarışmama, kıskanmama, aleyhte bulunmama düsturu önemlidir. C. Allah’ın emrinde ol, peygamberimizin yolunda ol, cumhuriyetimizin, devletimizin izinde ol, ululemrin-seçilmişin yanında ol, hayalı ol, hasetten uzak ol, dürüst ol, çalışkan ol, yalandan uzak ol, dualı ve şükürlü ol, hileden uzak ol, dünyada ve ahirette her şey sen ol. C. Allah’a emanet ol. Türk-İslam Ahlakında; ölmek üzere olan hasta sağ yanı üzerine kıbleye dönük yatırılır. Hastaya şehadet getirmesi hatırlatılır. Kelime-i Şehadet getir denilmez, kelime-i şehadet getirilir. Hastayı ölümden önce akraba, dost ve komşularının ziyaret etmesi “Yasin süresinin okunması” önemli Türk-İslam ahlakı davranışlarındandır. Hasta ölmüşse, çenesi bağlanır, gözleri kapatılır, edep yerleri örtülür, yıkanıncaya kadar Kuran-ı Kerim okunur. Cenazenin yıkanması; Gasilhanede din görevlilerince, erkeği erkek, kadını kadının yıkaması şeklinde olur. Cenaze kapalı yerde yıkanmalı. Ücretsiz yıkanması daha uygundur. Su olmazsa ölüye teyemmüm ettirilir. Ölü yıkanınca usulüne uygun kefenlenir, yakınlarına teslim edilir. Daha sonra cenaze namazının kılınacağı yere (Cami’ye) getirilir. İmam cenaze namazını kıldırır, sahiplerine teslim eder, daha sonra defin yerine getirilir. Cenazenin taşınması sessizlik içinde, hızlı bir şekilde yapılır. Kabrin başına getirilen cenaze (meyyit) yere indirilir. Meyyit yerine konulmadan oturmak, konulduktan sonrada ayakta durmak mekruhtur. Kabir Özelliği : Boyu ölünün boyu, genişliği boyun yarısı, derinliği göğüse kadar, kıble tarafı hafif oyuk olmalıdır. Ölüyü mezara koyan kişiler, “Bismillâhi ve alâ milleti resûlillah” demesi uygun olur. Ölü kabire sağ yan ve yönü kıbleye dönük konur. Kefenin bağı çözülür, usulüne uygun lahit tahta veya kerpiçle kapatılır. Kabirin yüksekliği bir karış oluncaya kadar toprakla kapatılır. Ölünün gömülmesinden sonra taziye başlar. Ölü yakınları taziyeyi kabul için üç gün evde bulunurlar. Taziye ve başsağlığında dua etme ve fatiha suresinin bir defa okunması uygundur. İkinci bir taziyeye gitme uygun olmaz, ancak cenaze yakını ise hazırda bulunabilir. Ölü yakınının yemek vermesi uygun değildir. Ölü evinde yemek vermek, diğer akrabalara ve komşularca olması uygundur. güzel söz söylenmesi, muhtaç olanlara yardımda bulunulması, uzakta olanlara telefon edilmesi, ahlâki görevlerdendir. Peygamber efendimiz “Hısım ve akraba ile alakayı kesenler cennete giremez.” buyurmuşlardır. İslam ahlâkında akrabalardan sonra komşular gelir. Komşularımızı hiçbir zaman rahatsız etmemeliyiz, dinimiz gereği komşularımızın üzüntüsü üzüntümüz, sevinci sevincimiz olmalıdır. Komşuluk hakkı yönünden, peygamber efendimiz de “Allah’ ve ahiret gününe inanan komşusuna eziyet etmesin.” buyurmuşlardır. Yine efendimiz komşusu açken tok yatanın davranışının hoş görülemeyeceğini buyurmuşlar. İslam ahlâkında, misafirlere güler yüz ve tatlı sözler söylemeliyiz, ikramda bulunmalıyız, ihtiyaç varsa, imkânımız da varsa misafirin ihtiyacını karşılamalıyız. Eğer bir yere misafirliğe gideceksek ziyaret için uygun bir zaman seçmeliyiz, sık sık sıkıcı ziyaretlerden kaçınmalıyız, ziyaret edilecek yere önceden haber vermeliyiz, ziyarete gideceğimiz zaman temiz elbiselerimizi giymeliyiz, kılık ve kıyafetimiz uygun olmalı, tıraş olmalıyız. Misafirliğe gittiğimiz yerde ikram edilenlere teşekkür etmeliyiz, ev sahibinin sevinç ve kederine ortak olmalıyız. İslam’da, selamlaşmak da çok önemlidir. Selamlaşma Müslümanlar arasında sevgi ve dostluğu pekiştirir, selam vermek sünnet, selam almak farzdır. Selam Allah’ın isimlerindendir. Selam, her türlü afet, bela ve kötülüklerden uzak olmak anlamındadır. Selam verirken, genç yaşlıya, arkadan gelen önden gidene, az olanlar çok olanlara, dışarıdan gelen oturanlara selam vermelidirler. Namaz kılana, uyuyana, tuvalette olana, Kur’an okuyana, Kur’an’ı dinleyenlere selam vermek mekruhtur. Hutbe dinleyene selam verilmez. İslam’da, vatana olan görevimizi, imandan kabul etmiştir. Vatanımıza karşı görevimizin esasını askerlik teşkil etmektedir. Askerlik milli olduğu kadar da dini bir görevimizdir. Vatana karşı görevlerimiz arasında, vatanımızın kalkınmasını, milli ekonomiyi korumamızı, üretimi artırmamızı, vergilerimizi ödememizi dinimiz emretmiştir. Dinimizde, topluma ait görevlerimiz de mevcuttur. Toplumun tüm fertlerinin birbirine ait sorumluluk ve görevleri vardır. İşte AHLÂK Ahlâk insanın ruhunda yerleşen meleke ve alışkanlıklardır. Dinimizde ahlâkın büyük önemi ve üstün bir yeri yardır. Peygamber efendimiz ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim buyurarak son ve en mükemmel din olan İslam’ın amacını ve yüksek hedeerini belirtmiştir. İslam ahlâkının kaynağı Kur’an-ı Kerim’de yer alan yüksek ahlâk ilkeleridir. İslam’da ahlâkın önemi ve gücü Allah korkusu ve sorumluluk duygusundandır. Bundan dolayı da her insanın kendisini C. Allah’ın her zaman gözetlediğini, vicdanı ile de baş başa kaldığında daima ölçülü davranmasının çok önemli olduğunu hatırlamasıdır. Yani burada hikmet’in başı Allah korkusudur. Ahlâki görevlerimizin başında Allah’a ibadet etmek diğer canlı, cansız tüm yaratılanlara saygı, şefkat ve merhamet göstermektir. İnsan beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır İslam ahlâkı bu iki unsurun dengeli olmasını gerekli görür. Bundan dolayı da, bedenin sağlam olması için Kur’an-ı Kerimde “Ey insanlar! Yeryüzündeki helal ve temiz olan şeylerden yiyiniz.” buyrulmuştur. Ruhunda sağlam olması için bedenen de sağlam olunması gerekir. İslam’da aşırılık yoktur. Her işte orta yolu tutunuz, itidalden ayrılmayınız denilmektedir. Peygamber efendimiz amellerin “Az da olsa devamlı olanı hayırlıdır buyurmuşlardır. İslam’da tutumlu olmak, orta yolu bulmak, harcamalarda israfkâr olmamak geçimin yarısı olduğu bildirilmektedir. İslam’da yeme ve içme adabı,yiyeceklerin helal ve temiz olması önemlidir. Yemekten önce elleri iyice yıkamak, yemeğe “Bismillah” diyerek, dua ile başlamak, yemeği kendi önünden yemek, yemeği beğenmezlik etmemek, lokmayı iyice çiğnemek, lokma ağzındayken konuşmamak, su içmeden önce bardağa bakmak, suyu bir hamlede içmemek, su içerken nefes vermemek, başkalarını tiksindirici davranış yapmamak, karanlıkta yemek yememek, toplu yemeklerde herkes yemeğini bitirmeden tek başına kalkmamak, dua edilmeden kalkmamak, yemek bittikten sonra ellerin yıkanması İslam ahlâk ve kurallarının belli başlı olanlarıdır. İslam’da ruh sağlığı da çok çok önemlidir. Bunun için ruhumuza doğru ve sağlam inanç yerleştirmek ruhumuzu doğru ve faydalı bilgilerle donatmak, ilim öğrenmek devamlı ilim öğretmek her Müslüman için çok önemlidir. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” ayeti de bilginin önemini buyurmaktadır. İslam’da, ruhumuzu yanlış inançlardan ve hurafelerden arındırmak da önemlidir. İslam’da herkesin ailesine karşı da önemli görevleri vardır. Aile dini ve ahlâki konularda ilk bilgilerin verildiği, milli ve manevideğerlerin öğretildiği, gelenek ve göreneklerin yaşatıldığı bir okul durumundadır. Ailenin bütün fertlerinin birbirine olan hak ve görevleri mevcuttur. Bu hak ve görevleri, sevgi, saygı içinde yapmaları gerekir. Peygamber efendimizbuyurmuşlar ki; “Bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakasını kısmak bir kimseye günah olarak yeter” buyurmuşlardır. Ailede, erkek kazancını helal yollardan kazanmalı kötü alışkanlıklara harcamamalı, israftan kaçınmalı, ailede kadın tutumlu olmalı, kocasının kazandıklarını israf etmemeli, çocukların terbiyesinde kocasına yardımcı olmalı, yuvasına bağlı olmalı, namusunu titizlikle korumalı, ailenin huzurunu bozacak, yuvanın dağılmasına sebep olacak davranışlardan kaçınmalıdır. Ailede, çocuklar anne ve babaya Allah’ın bir emanetidir. Anne ve baba çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirip topluma faydalı bir fert olarak hazırlamalı, iyi terbiyeli, ahlâklı olmalarını sağlamalıdır. İslam’da çocuk doğunca ona güzel bir isim koymak, uygun ve helal besinlerle beslemek, belirli bir zaman anne sütü ile beslemek, temel dini bilgilerle eğitmek, iyi bir meslek için hedef çizmek, meslek ve sanat yönünü geliştirmek önemlidir. Miras, mal ve para gibi şeyler maddi çıkarlar aileyi ve kardeşleri birbirine düşürmemeli ve aralarını açmamalıdır. Kardeşlerde, büyük ve küçüklerin birbirine karşı sevgi, saygı, hürmet durumları çok çok önemlidir.İslam’da fitne, fesat yapmak yasaktır. Hısım ve akrabaların birbirini ziyaret etmesi, bu sorumluluk ve görevlerimiz sayesinde toplumda huzur ve güven oluşur. Peygamber efendimiz ilk insan hakları olan veda hutbesinde, insanların can, mal ve namuslarının dokunulmaz haklar olduğunu ilan etmiştir. İslam ilk temel hakkın hayat hakkı olduğunu kabul etmiş birinin canına kıyılmasının, dünyada da ahirette de en ağır cezayı gerektiren durum ve ceza olduğunu belirtmiştir. Dinimizde, çalmak, gasp etmek, aldatmak, hileli işler çevirmek, bir başkasının malına, namusuna zarar vermek, dinimizce kesin kes yasaklanmıştır. Efendimize göre Müslüman, elinden, dilinden, diğer insanların emin olduğu kimsedir, diye Müslümanı tarif etmiştir. Dinimize göre, diğer insanlara zarar vermeyen insan, sadaka vermiş olur. Dinimizde, her insan, diğer insanlara, canlılara merhamet etmeli, kimseyi incitmemelidir. Efendimize göre, merhamet etmeyene merhamet edilmez sözü toplumda önemlidir. Müslüman doğru sözlü ve dürüst olmalıdır. Dürüstlük tüm davranışların üstünde bir örtüdür, dürüstlük, kişiye güven, toplumda itibar sağlayan en güçlü enerjidir. Dürüstlükten etkili itibar sağlayıcı yoktur. Dinimizde, diğer insanları küçük görmek, kibirlenmek, büyüklük taslamak, toplumda iyi karşılanmaz, böyle olanları C. Allah da sevmez. Allah’ın sevmediği, insanların hoşlanmadığı insan olmaktan kaçınmalıyız. Müslüman, alçak gönüllü, sevecen, yardım seven, örnek olan kişidir. Müslüman bağışlayıcı yalan söylemeyen dürüst insandır. Yalancıların olduğu yerde güven olmaz, ruhen hastalık oluşur, kaos oluşur. Dinimizde bir başkasının aleyhinde konuşmak yasaklanmış, ölü insan eti yemek ile aynı şey olduğu belirtilmiştir. Koğuculuk ve kâhinlik men edilmiştir. Emanetlerin ehline verilmesi C. Allah’ın emridir. İşin ehline verilmesi toplumda huzur ve devletin bekasını yani devamlılığı sağlar.Efendimiz, işin ehline verilmemesi halinde kıyamet olacağını belirtmişti. Dinimizde, fitne çıkarmak adam öldürmekle eş tutulmuş en büyük günah olduğu bildirilmiştir. Türk-İslam Ahlâk’ında, uyulması gereken, uyulduğu zaman da ülkede ve dünyada, huzur, sağlık, mutluluk ve başarı olacağını, dünya ve ahretinin kazanılacağını belirtebiliriz. Türk-İslam 74 Ahlâk’ına göre; insanlarla çatışmama, yarışmama, kıskanmama, aleyhte bulunmama düsturu önemlidir. C. Allah’ın emrinde ol, peygamberimizin yolunda ol, cumhuriyetimizin, devletimizin izinde ol, ululemrin-seçilmişin yanında ol, hayalı ol, hasetten uzak ol, dürüst ol, çalışkan ol, yalandan uzak ol, dualı ve şükürlü ol, hileden uzak ol, dünyada ve ahirette her şey sen ol. C. Allah’a emanet ol. Türk-İslam Ahlakında; ölmek üzere olan hasta sağ yanı üzerine kıbleye dönük yatırılır. Hastaya şehadet getirmesi hatırlatılır. Kelime-i Şehadet getir denilmez, kelime-i şehadet getirilir. Hastayı ölümden önce akraba, dost ve komşularının ziyaret etmesi “Yasin süresinin okunması” önemli Türk-İslam ahlakı davranışlarındandır. Hasta ölmüşse, çenesi bağlanır, gözleri kapatılır, edep yerleri örtülür, yıkanıncaya kadar Kuran-ı Kerim okunur. Cenazenin yıkanması; Gasilhanede din görevlilerince, erkeği erkek, kadını kadının yıkaması şeklinde olur. Cenaze kapalı yerde yıkanmalı. Ücretsiz yıkanması daha uygundur. Su olmazsa ölüye teyemmüm ettirilir. Ölü yıkanınca usulüne uygun kefenlenir, yakınlarına teslim edilir. Daha sonra cenaze namazının kılınacağı yere (Cami’ye) getirilir. İmam cenaze namazını kıldırır, sahiplerine teslim eder, daha sonra defin yerine getirilir. Cenazenin taşınması sessizlik içinde, hızlı bir şekilde yapılır. Kabrin başına getirilen cenaze (meyyit) yere indirilir. Meyyit yerine konulmadan oturmak, konulduktan sonrada ayakta durmak mekruhtur. Kabir Özelliği : Boyu ölünün boyu, genişliği boyun yarısı, derinliği göğüse kadar, kıble tarafı hafif oyuk olmalıdır. Ölüyü mezara koyan kişiler, “Bismillâhi ve alâ milleti resûlillah” demesi uygun olur. Ölü kabire sağ yan ve yönü kıbleye dönük konur. Kefenin bağı çözülür, usulüne uygun lahit tahta veya kerpiçle kapatılır. Kabirin yüksekliği bir karış oluncaya kadar toprakla kapatılır. Ölünün gömülmesinden sonra taziye başlar. Ölü yakınları taziyeyi kabul için üç gün evde bulunurlar. Taziye ve başsağlığında dua etme ve fatiha suresinin bir defa okunması uygundur. İkinci bir taziyeye gitme uygun olmaz, ancak cenaze yakını ise hazırda bulunabilir. Ölü yakınının yemek vermesi uygun değildir. Ölü evinde yemek vermek, diğer akrabalara ve komşularca olması uygundur. güzel söz söylenmesi, muhtaç olanlara yardımda bulunulması, uzakta olanlara telefon edilmesi, ahlâki görevlerdendir. Peygamber efendimiz “Hısım ve akraba ile alakayı kesenler cennete giremez.” buyurmuşlardır. İslam ahlâkında akrabalardan sonra komşular gelir. Komşularımızı hiçbir zaman rahatsız etmemeliyiz, dinimiz gereği komşularımızın üzüntüsü üzüntümüz, sevinci sevincimiz olmalıdır. Komşuluk hakkı yönünden, peygamber efendimiz de “Allah’ ve ahiret gününe inanan komşusuna eziyet etmesin.” buyurmuşlardır. Yine efendimiz komşusu açken tok yatanın davranışının hoş görülemeyeceğini buyurmuşlar. İslam ahlâkında, misafirlere güler yüz ve tatlı sözler söylemeliyiz, ikramda bulunmalıyız, ihtiyaç varsa, imkânımız da varsa misafirin ihtiyacını karşılamalıyız. Eğer bir yere misafirliğe gideceksek ziyaret için uygun bir zaman seçmeliyiz, sık sık sıkıcı ziyaretlerden kaçınmalıyız, ziyaret edilecek yere önceden haber vermeliyiz, ziyarete gideceğimiz zaman temiz elbiselerimizi giymeliyiz, kılık ve kıyafetimiz uygun olmalı, tıraş olmalıyız. Misafirliğe gittiğimiz yerde ikram edilenlere teşekkür etmeliyiz, ev sahibinin sevinç ve kederine ortak olmalıyız. İslam’da, selamlaşmak da çok önemlidir. Selamlaşma Müslümanlar arasında sevgi ve dostluğu pekiştirir, selam vermek sünnet, selam almak farzdır. Selam Allah’ın isimlerindendir. Selam, her türlü afet, bela ve kötülüklerden uzak olmak anlamındadır. Selam verirken, genç yaşlıya, arkadan gelen önden gidene, az olanlar çok olanlara, dışarıdan gelen oturanlara selam vermelidirler. Namaz kılana, uyuyana, tuvalette olana, Kur’an okuyana, Kur’an’ı dinleyenlere selam vermek mekruhtur. Hutbe dinleyene selam verilmez. İslam’da, vatana olan görevimizi, imandan kabul etmiştir. Vatanımıza karşı görevimizin esasını askerlik teşkil etmektedir. Askerlik milli olduğu kadar da dini bir görevimizdir. Vatana karşı görevlerimiz arasında, vatanımızın kalkınmasını, milli ekonomiyi korumamızı, üretimi artırmamızı, vergilerimizi ödememizi dinimiz emretmiştir. Dinimizde, topluma ait görevlerimiz de mevcuttur. Toplumun tüm fertlerinin birbirine ait sorumluluk ve görevleri vardır. İşte AHLÂK Ahlâk insanın ruhunda yerleşen meleke ve alışkanlıklardır. Dinimizde ahlâkın büyük önemi ve üstün bir yeri yardır. Peygamber efendimiz ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim buyurarak son ve en mükemmel din olan İslam’ın amacını ve yüksek hedeerini belirtmiştir. İslam ahlâkının kaynağı Kur’an-ı Kerim’de yer alan yüksek ahlâk ilkeleridir. İslam’da ahlâkın önemi ve gücü Allah korkusu ve sorumluluk duygusundandır. Bundan dolayı da her insanın kendisini C. Allah’ın her zaman gözetlediğini, vicdanı ile de baş başa kaldığında daima ölçülü davranmasının çok önemli olduğunu hatırlamasıdır. Yani burada hikmet’in başı Allah korkusudur. Ahlâki görevlerimizin başında Allah’a ibadet etmek diğer canlı, cansız tüm yaratılanlara saygı, şefkat ve merhamet göstermektir. İnsan beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır İslam ahlâkı bu iki unsurun dengeli olmasını gerekli görür. Bundan dolayı da, bedenin sağlam olması için Kur’an-ı Kerimde “Ey insanlar! Yeryüzündeki helal ve temiz olan şeylerden yiyiniz.” buyrulmuştur. Ruhunda sağlam olması için bedenen de sağlam olunması gerekir. İslam’da aşırılık yoktur. Her işte orta yolu tutunuz, itidalden ayrılmayınız denilmektedir. Peygamber efendimiz amellerin “Az da olsa devamlı olanı hayırlıdır buyurmuşlardır. İslam’da tutumlu olmak, orta yolu bulmak, harcamalarda israfkâr olmamak geçimin yarısı olduğu bildirilmektedir. İslam’da yeme ve içme adabı,yiyeceklerin helal ve temiz olması önemlidir. Yemekten önce elleri iyice yıkamak, yemeğe “Bismillah” diyerek, dua ile başlamak, yemeği kendi önünden yemek, yemeği beğenmezlik etmemek, lokmayı iyice çiğnemek, lokma ağzındayken konuşmamak, su içmeden önce bardağa bakmak, suyu bir hamlede içmemek, su içerken nefes vermemek, başkalarını tiksindirici davranış yapmamak, karanlıkta yemek yememek, toplu yemeklerde herkes yemeğini bitirmeden tek başına kalkmamak, dua edilmeden kalkmamak, yemek bittikten sonra ellerin yıkanması İslam ahlâk ve kurallarının belli başlı olanlarıdır. İslam’da ruh sağlığı da çok çok önemlidir. Bunun için ruhumuza doğru ve sağlam inanç yerleştirmek ruhumuzu doğru ve faydalı bilgilerle donatmak, ilim öğrenmek devamlı ilim öğretmek her Müslüman için çok önemlidir. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” ayeti de bilginin önemini buyurmaktadır. İslam’da, ruhumuzu yanlış inançlardan ve hurafelerden arındırmak da önemlidir. İslam’da herkesin ailesine karşı da önemli görevleri vardır. Aile dini ve ahlâki konularda ilk bilgilerin verildiği, milli ve manevideğerlerin öğretildiği, gelenek ve göreneklerin yaşatıldığı bir okul durumundadır. Ailenin bütün fertlerinin birbirine olan hak ve görevleri mevcuttur. Bu hak ve görevleri, sevgi, saygı içinde yapmaları gerekir. Peygamber efendimizbuyurmuşlar ki; “Bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakasını kısmak bir kimseye günah olarak yeter” buyurmuşlardır. Ailede, erkek kazancını helal yollardan kazanmalı kötü alışkanlıklara harcamamalı, israftan kaçınmalı, ailede kadın tutumlu olmalı, kocasının kazandıklarını israf etmemeli, çocukların terbiyesinde kocasına yardımcı olmalı, yuvasına bağlı olmalı, namusunu titizlikle korumalı, ailenin huzurunu bozacak, yuvanın dağılmasına sebep olacak davranışlardan kaçınmalıdır. Ailede, çocuklar anne ve babaya Allah’ın bir emanetidir. Anne ve baba çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirip topluma faydalı bir fert olarak hazırlamalı, iyi terbiyeli, ahlâklı olmalarını sağlamalıdır. İslam’da çocuk doğunca ona güzel bir isim koymak, uygun ve helal besinlerle beslemek, belirli bir zaman anne sütü ile beslemek, temel dini bilgilerle eğitmek, iyi bir meslek için hedef çizmek, meslek ve sanat yönünü geliştirmek önemlidir. Miras, mal ve para gibi şeyler maddi çıkarlar aileyi ve kardeşleri birbirine düşürmemeli ve aralarını açmamalıdır. Kardeşlerde, büyük ve küçüklerin birbirine karşı sevgi, saygı, hürmet durumları çok çok önemlidir.İslam’da fitne, fesat yapmak yasaktır. Hısım ve akrabaların birbirini ziyaret etmesi, bu sorumluluk ve görevlerimiz sayesinde toplumda huzur ve güven oluşur. Peygamber efendimiz ilk insan hakları olan veda hutbesinde, insanların can, mal ve namuslarının dokunulmaz haklar olduğunu ilan etmiştir. İslam ilk temel hakkın hayat hakkı olduğunu kabul etmiş birinin canına kıyılmasının, dünyada da ahirette de en ağır cezayı gerektiren durum ve ceza olduğunu belirtmiştir. Dinimizde, çalmak, gasp etmek, aldatmak, hileli işler çevirmek, bir başkasının malına, namusuna zarar vermek, dinimizce kesin kes yasaklanmıştır. Efendimize göre Müslüman, elinden, dilinden, diğer insanların emin olduğu kimsedir, diye Müslümanı tarif etmiştir. Dinimize göre, diğer insanlara zarar vermeyen insan, sadaka vermiş olur. Dinimizde, her insan, diğer insanlara, canlılara merhamet etmeli, kimseyi incitmemelidir. Efendimize göre, merhamet etmeyene merhamet edilmez sözü toplumda önemlidir. Müslüman doğru sözlü ve dürüst olmalıdır. Dürüstlük tüm davranışların üstünde bir örtüdür, dürüstlük, kişiye güven, toplumda itibar sağlayan en güçlü enerjidir. Dürüstlükten etkili itibar sağlayıcı yoktur. Dinimizde, diğer insanları küçük görmek, kibirlenmek, büyüklük taslamak, toplumda iyi karşılanmaz, böyle olanları C. Allah da sevmez. Allah’ın sevmediği, insanların hoşlanmadığı insan olmaktan kaçınmalıyız. Müslüman, alçak gönüllü, sevecen, yardım seven, örnek olan kişidir. Müslüman bağışlayıcı yalan söylemeyen dürüst insandır. Yalancıların olduğu yerde güven olmaz, ruhen hastalık oluşur, kaos oluşur. Dinimizde bir başkasının aleyhinde konuşmak yasaklanmış, ölü insan eti yemek ile aynı şey olduğu belirtilmiştir. Koğuculuk ve kâhinlik men edilmiştir. Emanetlerin ehline verilmesi C. Allah’ın emridir. İşin ehline verilmesi toplumda huzur ve devletin bekasını yani devamlılığı sağlar.Efendimiz, işin ehline verilmemesi halinde kıyamet olacağını belirtmişti. Dinimizde, fitne çıkarmak adam öldürmekle eş tutulmuş en büyük günah olduğu bildirilmiştir. Türk-İslam Ahlâk’ında, uyulması gereken, uyulduğu zaman da ülkede ve dünyada, huzur, sağlık, mutluluk ve başarı olacağını, dünya ve ahretinin kazanılacağını belirtebiliriz. Türk-İslam Ahlâk’ına göre; insanlarla çatışmama, yarışmama, kıskanmama, aleyhte bulunmama düsturu önemlidir. C. Allah’ın emrinde ol, peygamberimizin yolunda ol, cumhuriyetimizin, devletimizin izinde ol, ululemrin-seçilmişin yanında ol, hayalı ol, hasetten uzak ol, dürüst ol, çalışkan ol, yalandan uzak ol, dualı ve şükürlü ol, hileden uzak ol, dünyada ve ahirette her şey sen ol. C. Allah’a emanet ol. Türk-İslam Ahlakında; ölmek üzere olan hasta sağ yanı üzerine kıbleye dönük yatırılır. Hastaya şehadet getirmesi hatırlatılır. Kelime-i Şehadet getir denilmez, kelime-i şehadet getirilir. Hastayı ölümden önce akraba, dost ve komşularının ziyaret etmesi “Yasin süresinin okunması” önemli Türk-İslam ahlakı davranışlarındandır. Hasta ölmüşse, çenesi bağlanır, gözleri kapatılır, edep yerleri örtülür, yıkanıncaya kadar Kuran-ı Kerim okunur. Cenazenin yıkanması; Gasilhanede din görevlilerince, erkeği erkek, kadını kadının yıkaması şeklinde olur. Cenaze kapalı yerde yıkanmalı. Ücretsiz yıkanması daha uygundur. Su olmazsa ölüye teyemmüm ettirilir. Ölü yıkanınca usulüne uygun kefenlenir, yakınlarına teslim edilir. Daha sonra cenaze namazının kılınacağı yere (Cami’ye) getirilir. İmam cenaze namazını kıldırır, sahiplerine teslim eder, daha sonra defin yerine getirilir. Cenazenin taşınması sessizlik içinde, hızlı bir şekilde yapılır. Kabrin başına getirilen cenaze (meyyit) yere indirilir. Meyyit yerine konulmadan oturmak, konulduktan sonrada ayakta durmak mekruhtur. Kabir Özelliği : Boyu ölünün boyu, genişliği boyun yarısı, derinliği göğüse kadar, kıble tarafı hafif oyuk olmalıdır. Ölüyü mezara koyan kişiler, “Bismillâhi ve alâ milleti resûlillah” demesi uygun olur. Ölü kabire sağ yan ve yönü kıbleye dönük konur. Kefenin bağı çözülür, usulüne uygun lahit tahta veya kerpiçle kapatılır. Kabirin yüksekliği bir karış oluncaya kadar toprakla kapatılır. Ölünün gömülmesinden sonra taziye başlar. Ölü yakınları taziyeyi kabul için üç gün evde bulunurlar. Taziye ve başsağlığında dua etme ve fatiha suresinin bir defa okunması uygundur. İkinci bir taziyeye gitme uygun olmaz, ancak cenaze yakını ise hazırda bulunabilir. Ölü yakınının yemek vermesi uygun değildir. Ölü evinde yemek vermek, diğer akrabalara ve komşularca olması uygundur.